Ümit ve Hayat
Ümit ve Hayat
Önce ümit beslemelisin, önce ümit beslemeyi öğrenmelisin. Hedefli ve hedefsiz eylemlerin orantılı olmalı. Ne ruhunu öldürmelisin bunlardan biri uğruna, ne de sürekli orta noktada kalmalısın. Boş yaşamalısın, dolu yaşayabildiğin ölçüde. Düşünmelisin, aptallığını yok etmeyecek kadar. Böylece hep orta yoldan yürümelisin.
Ümit beslemelisin kendin için, evren için, ruhun için, sonsuzluğun adına ümit beslemelisin. Ama aksinden korktuğun için ümit beslemelisin. Bunun korkularınla yüzleşememek ya da kötü durumlara hazırlıklı olamamakla ilgisi yok. Son söylediklerim olgunlukla ilgili, zamanla, deneyimle gelecek şeyler. Mücadele gerektiren şeyler. Ümit beslemekse, yaşamını bitirdiğinde her şeyin iyi olacağına dair inancınla ilgili, hayatın kendisine, o bütüne karşı duruşun olmalı. Hayale kapılmak da değil, bazen hayale, beklentiye kapılır, bazen yeise kapılırsın ama ‘sonuç’ta başarılı olmalısın.
Ama ruhunu karanlıkta bırakmak istersen, aklını kör kuyulardan çıkarıp, ruhunu tutsak etmek istersen, takıl bir düşünceye, bir boşluğa takıl, hayat ‘’senin adın ne’’ desin, sen ‘’ama benim adımı dedem koymuş’’ de. Ya da iki büyük bilgiye ulaş, sahip ol ama birleştireme. Ayrı ayrı kullan. Üst üste çakışan iki hayat felsefesini, biri başka bir şeymiş gibi, ya da iki farklı düşünceyi aynı şeymiş gibi göstermeye çalış. Hırsızlık yap, ama “yaparken suç olduğunu bilmiyordum ki” de.
Ümit ve Hayat
Hayat biliyor, neyi nereye oturtacağını, neyi yaparsan sonuçlarının iyi, neyi yaparsan sonuçlarının kötü olduğunu gösteriyor. İstersen dene, nasıl olsa deneyerek anlayan tam anlar. Ama anlamamaktaki ısrarcılar, düşünce tembelleri, şüpheye tutkunlar, acabanın nerede durması gerektiğine karar veremeyenler zaten ruhunu kör kuyulardan ne yazık ki çıkaramayacaklar.
‘Sonuç’a dair ümidi olanlar, neyin öncelikli olduğunu öğrenmek/bilmekle beraber, onu eyleme dönüştürürler. Ve ancak bu şekilde ruhları huzur, kalpleri sükunet, akılları şüpheye karşı metanet bulur. Her daim şüpheyle, ötesine merakla, daha fazlasını yaşamakla meşgul olana zaten bu gibi laflar da yol haritası çizemez. Gerçekten istemeyeni hayat savurur, amacından saptırır.
Gerçekten istemekse, yatıp kalkıp dilinde olması, yatıp kalkıp aklında olması, elinde olmadan sözlerine yansımasıyla anlaşılır. Sözleriyle davranışları uyuşmayan, bahanesini de kendini karmaşık, gizemli ve olağanüstü, hem melankolik hem eğlenceli, hayat sarrafı göstererek açıklayan insan, oldukça çok şey başarmış demektir. Ola ki çıkış gözükürse, hep birlikte…
Beğendiyseniz Yeni şeyler adlı benzer yazım için tıklayınız.
Sevgilerimle.