Korona Kolonya

Korona Kolonya

13 Nisan 2020 0 Yazar: rumeysa sariarslan

Korona ile yeni hayatımız tahmin edemeyeceğimiz bir şekilde, hızla dönüşüyor. Hatta bu salgın o kadar öngörülemez bir şey ki, işin derinliklerinde olmamıza rağmen hala bir iki haftaya geçeceğini düşünenler var etrafımızda.

Korona ‘dan çok önce, beyaz yakalı olduğum dönemde en büyük hayalim kitleler halinde tatile çıkıp kitleler halinde eve dönmek yerine, iş saatlerinin ve günlerinin dönüşümlü olarak değiştirilmesiydi. Yani ben sabah erken geliyorum çünkü erken kalkmayı seviyorum, başkası öğlen geliyor çünkü öğlen çalışmayı seviyor. Ve yıllık 2 hafta tatil yerine yıllık 200 iş gününü tamamlamayı hedefleyen bir motivasyonumuz var. Diyelim ki herkesin günlük 7 saat çalışması gerekiyor. Böylece resmi işlerini, kişisel işlerini, hobilerini, eğitimlerini veya hayatta var olmak için sana her ne iyi geliyorsa onu yapmaya zamanın olacak. Böylece kimsenin kimseden üstünlüğü kalmayacak.

Hafta içi güneşli bir havanın tadını çıkarmak isteyen sabah sahile inip öğleden sonra işe gelebilecek. Şehir dışında katılmak istediği etkinliklere, eğitimlere katılabilecek. Arkadaş gruplarıyla, ailesiyle daha esnek plan yapabilecek.

Bu hayalleri kurarken bunların sadece hayal olduğunun sonuna kadar farkındaydım. Ama birbirinin aynı günleri tekrar tekrar bir yerlere yetişmeye çalışarak yaşarken, aklıma şu soru da gelmişti; ‘ya herkes birdenbire evinde kalmak zorunda kalsa’. kimse işe gitmek zorunda kalmasa? Ne olursa bu gerçekleşebilir ki? Asla ama asla böyle bir şey olamaz. Doğumumuzdan ölümümüze kadar ruhlarımız bu monotonluğun esiri olarak can çekişecek.

Korona ‘dan çok önce sorulmuş bir soruydu… Bir merak. Ama bunun gerçekten olabileceğine ihtimal vermezdim, sizler gibi. Tabi ki bunu yaşamamayı yeğlerdim. Ama bu da öteki şeylerle birlikte hayatın bize dayattığı bir deneyim ve şimdi bunu da yaşıyoruz.

Dün yaşlı komşumu aradığımda ‘sıkıyönetim var ya, çıkamıyoruz’ dedi. Onun için sokağa çıkma yasağı demek, sıkıyönetim demek. Biz gençler içinse bu özgürlükten alıkonulmak, ev dışının güvenli olmadığı düşüncesi hayatımızda hiç yaşamadığımız bir durum. Dünyada evden çıkmanın yasak olduğu olaylara baktığımızda ya savaş ya da sıkıyönetimler olduğunu görüyoruz. Hepsi de politik sebepler. Korona ise solunum yoluyla geçen ve hemen hemen bütün dünyada baş gösteren ilk salgın. Sars virüsü ile önceden alarmlarını vermiş ve uzmanların ilgisini çekmiş olsa da bizler için yeni bir durum. Şimdi ise buna alışmaya çalışırken hep birlikte belirsizliği yaşıyoruz.

Korona yüzünden iptal olan planlarımız belki Korona ‘dan sonra da gerçekleşmeyebilir. Belki bir süre sonra ülke içi hareketler serbest kalacak ama uzun vadede kontrolü elden bırakmamak için yurt dışı seyahatleri kısıtlanacak. İnsanlar kalabalık yerlere girmek istemeyecek. Konserler, sinemalar, etkinlikler riskli gelecek gözümüze. Belirli yaşın üzeri temkini elden bırakmak istemeyecek ve topluma karışmaktan korkacak.

Korona ile ilgili bir sürü komplo teorisi üretilecek. Ki şimdi bile bir sürü var. Sosyal medyada zaman zaman ‘ Korona virüsü mutasyon geçirmiş tekrar salgın başlamış’ nidalarını duyacağız. Küçük bir panik dalgası yayılacak sonra geçecek.

Ama sağlıklı yaşamanın, doğal beslenmenin önemini daha iyi kavrayacağız. Umut ederim ki çevreye ve bizim dışımızdaki canlıların yaşam hakkına daha saygılı davranacağız. Belki bir kısmımız birlikte hareket edebilmenin önemini anlayacak. Bir zaman sonra bütün bunları da diğer yaşadıklarımız gibi sıradan bir durum olarak algılayacağız. Öte yandan Korona sayesinde kolonya ile mis gibi kokacağız.

Sağlıklı günler dilerim.

Karantinada evde yapılabilecek basit uğraşlar için tıklayınız.