Akşam
Beşiktaş’ta Akşam
Güzel, akıllı ve talihsiz bir genç kız yürür her akşam sahilde, gençliğinin farkında olmaksızın. Bir yanda kahkahaları yükselen gezi motorları, bir yanda boğaz köprüsü göz kırpar geceye. Kalabalıktır ama yalnız. Canlıdır ama hareketsiz.
Kızın ıslak gözleri denizle sevişir bazen. Bazen de ışıklarını cesurca gözler önüne seren kentin bu en güzel sahilinde olmanın heyecanı içini kıpırdatır. Yaşanmışlıklarından ve kaygılarından sıyrılıp o an deliresiye mutlu olur. Yürürken heybetinden korkar zamane insanının. Oysaki güzel olanın içinde onlar da barınır ve içlerinde geceye dair parçalar barındırır.
Güzel bir günün akşamı ya da sesli bir akşamın gecesi, güzel, akıllı ve talihsiz bir genç kız yürür sahilde. Kimselerden habersiz ve kimsesiz. Keyfi yerindedir, vapur düdüğünde, deniz esintisinde olmak, güzeldir yeterince. Yaşamak için bu havayı solumam kafi der Beşiktaş ’ta, sahilde.
Güzel kız hep uzaklara bakar ışık saçan gözlerle. Gözleri en çok günün bu saatinde parlar, dudakları şarkıların mısralarında gezinirken. Bedeni buradadır, ruhu kim bilir nerede.
Kızın dalları meyve verir neşesinin eşliğinde. Sevgiyi anımsar bedeninde. Zihninde dalgaların huzurlu bakışları metanet verir, mavi ise yüreğini doyurur güzelliklere. Gözleri puslu bir genç kız bakar, boğazın sesli kıpırdanışına. Ama sesini duymaz. Çok daha fazlasını hisseder her zerresinde.
Arkasına dönüp bakar evlerle bürülü sokaklara. Mavinin yansımasını görür yine de, sahiplenilmiş karada. Deniz kıskanır gözlerin bu en pırıltılı halini. Fısıldar kulağına usulca, bana bak diye. Kızın bedeni daima denize bakar zaten, başka sevgilisi yoktur ki, gözlerini mi esirgeyecek aşkından.
Genç kız yaklaşır ırmaklar gibi coşkun duyguları tattığı kıyıya. Sırtını dönmüş gerideki hayata, aşk şarkıları dökülürken dudaklarından, denize gülümsemek keyiflidir doyasıya. Deniz sıkılmışlar için bir ödüldür karanlık saatlerde ve sıkılmaya devam edişi hatırlatır bir dost gibi, karşı kıyıyı göstererek. Ne zaman istersen gel der ama elinde sonunda sen karaya aitsin. Misafirlik yapman hoşuma gidiyor ısrarla sıcak akşamın kalabalık yalnızlığında.
Akıllı bir genç kız oturur kıyıda yapayalnız. Ne güzeldir boğazın teri havaya sinmişken sahil akşamları. Geceleri sahilden gemilere el sallayıp, ayaklarından okşayan denizi sevmek. Karanlıkta Beşiktaş’ta, sahilde bir kız gezinir her akşam. Saçlarına deniz kokusu siner, rüzgar kıskanır saçlarını, buna sebep olmaktan hayıflanır. Güzel kız elini verir geceye.
Geceleri sahilde güzel bir kız görünür, yalnız. Görenler fark etmezler çoğu kez ama fark edenler bilirler, kızın ne kadar hayat dolu olduğunu. Kız eliyle saçlarını tarar dudakları hafif kıpırdanmalarla geceyi öperken. Gece oyunu, diğerlerinden farklı bir kostüm diker kıza, üstüne uygun. Pırıltısını en arttıran, karanlığın içinde renkli olan. Sadece, deniz gece perdesini çekince kıyıya, genç kız işte o kız oluverir.
Akşamları bir genç kız oturur sahilde, tek başına ama iki aşık. Gece ilerledikçe soğuğa dayanıksız olan terk etmelidir sevdiğini. O da aşkın parçasıdır ya. Rüzgar eşlik eder, genç kız çayını yudumlamaya 10 metre öteye giderken. Deniz bilir oradan da, bal damlayan iki yuvarlak çeşmenin kendisine hayranlıkla bakacağını. Rüzgar sever genç kızı ve kız bilir rüzgarın denizden çağrışımlarla daima yanında kalacağını.
Her akşam güzel, akıllı ve talihsiz bir genç kız oturur Beşiktaş’ta, sahilde. Ayakları suya değmese de bilir ona yakın olmayı, değerini. Ve bu genç kız her gece göz kırpar dalgalar eşliğinde hayata.
Yazımı beğendiyseniz benzer bir yazı için tıklayınız.
Sevgilerimle.